İsmet İnönü dönemi: 1938-1950

İsmet İnönü dönemi: 1938-1950


İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi. Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde cumhuriyetle özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi. 

Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına  getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu. CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi. Ayrıca kendisine "Millî Şef" sıfatı verildi.

Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-1945) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Gene bu dönemde Hasan Âli Yücel'in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi.

II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi.

II. Dünya Savaşı

Ana madde: II. Dünya Savaşı'nda Türkiye

Ayrıca bakınız: Yirmi Kur'a Nafıa Askerleri

II. Dünya Savaşı süresince Türkiye'nin savaşa girmeme eğilimi sebebiyle türlü politika değişikliklerine gidilmiş ve ülke içinde savaşın sosyoekonomik etkileri görülmüştür. Mihver ve Müttefik devletlerin isteklerine rağmen Türkiye, fiilen savaşa katılmaksızın 23 Şubat 1945'te resmen savaş ilanı ile yetinmiştir. 

Savaşta Yunanistan'a yardım, Türkiye'ye sığınan mültecilerin bakımı, ordunun silah altında tutulması, dış ticaretin ciddi zarar görmesi sebebiyle yokluk ve pahalılık görüldü. Bu da Varlık Vergisi, ekmeğin karneyle dağıtılması gibi uygulamalara yol açtı. 

Savaşın etkisiyle 1938'den 1945'e ithalat yaklaşık 1.000.000 ton; ihracat ise 1.800.000 ton azaldı. Ülkedeki nüfus artışına rağmen tarım üretiminin 1938'den 1945'e 3.000.000 ton azalması, daha fazla ekonomik tedbire yol açtı; kısmi olarak vatandaşların elindeki tarım, hayvan ve orman ürünlerine el konuldu. 

Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu, 11 Kasım 1942'de yaptığı konuşmada gerekçenin orduyu ve ülkeyi emniyet altına almak olduğunu belirtti. Ülkedeki yokluğa paralel olarak karaborsacılık faaliyetleri arttı; hükûmetin tepkisi ise idama varacak kadar ağır cezalar vermek oldu. Yetersiz beslenmeye bağlı salgın hastalıklar görüldü.

Bu dönemde Türk basınında savaşın gidişatına göre ideolojik benimsemeler görüldü, örneğin 1942'de Saraçoğlu'nun varlık vergisiyle ilgili basından destek istemesi üzerinde gazetelerde ve dergilerde gayrimüslimleri hırsızlıkla, dolandırıcılıkla itham eden haberler yapıldı; karikatürler çizildi. 

Varlık vergisinin gündemde olduğu günlerde dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü "Üç beş yüzü geçmeyen bu insanların vatana karşı aşikâr olan zararlarını gidermenin yolu elbette vardır. 

Ticaretin ve ekonomik çalışmaların serbestliğini bahane ederek milleti soymak hakkını hiç kimseye hiçbir topluluğa tanımamalıyız." dedi. Aynı dönemde kapatılan gazeteler de görüldü; 1942 yılı içinde beş farklı gazete 1 ilâ 60 gün arasında değişen süre zarfında kapatıldı. 

1945 yılında ise Sovyet Rusya'nın Türk-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nı tek taraflı olarak feshetmesi ülke gündeminde yer edindi ve Sovyet Rusya ile dostluğu savunan Tan gazetesi tepki çekti; sonuç olarak 4 Aralık 1945'te üniversite öğrencileri tarafından birkaç kitabeviyle birlikte Tan gazetesi baskına uğradı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar