Medeni Kanunun Kabulü (4 Ekim 1926)
Medeni Kanunun Kabulü (4 Ekim 1926)
Türk Medeni Kanunu; kişilerin hak ve borçlarını, ailenin kuruluşunu, işleyişini ve sona ermesini, miras sorunlarını, kişiler ile mallar arasındaki mülkiyet ilişkilerini ve diğer hakların doğmasını, sürmesini, sona ermesini, kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyen işlemleri oluşturan bir kurallar bütünüdür.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, kişiler ile eşyalar arasındaki ilişkileri düzenleyen "Mecelle" adında bir kanun vardı. Ancak Mecelle, Hanefi mezhebine göre düzenlenmişti.
Bu kanunda aile ve miras konuları düzenlenmemişti.
İsviçre Medeni Kanunu
- 17 Şubat 1926'da Borçlar Kanunu ile birlikte TBMM tarafından kabul edildi.
Türk Medeni Kanunu
- 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi.
- Türk Ceza Kanunu 1 Mart 1926'da,
- Borçlar Kanunu 8 Mayıs 1926'da,
- Türk Ticaret Kanunu 10 Mayıs 1926'da yürürlüğe girdi.
Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik
Osmanlı Devleti'nde, Hicri Takvim kullanılıyordu. Avrupa'daysa Miladi Takvim kullanılmaktaydı. Dünya'da ve Avrupa'da kulanılan takvim ile bizim kullandığımız takvimin farklı olması ticari işlerde ve resmi yazışmalarda karışıklıkların ortaya çıkmasına neden oluyordu. Bu farklılık, birçok işin zamanında yapılmamasına ve karışıklıklara yol açıyordu.
TBMM tarafından,
- 26 Aralık 1925'te uluslararası takvim ve saat sistemi,
- 20 Mayıs 1928'de yeni harfler,
- 1 Nisan 1931'de de ağırlık ve ölçü birimleri kabul edildi.
TBMM'nin aldığı bu kararlarla, Avrupa ile olan ticari ve ekonomik ilişkiler düzene girdi.
TBMM, 1935'te aldığı bir kararla pazar gününün resmi tatil olduğunu belirtti.
Soyadı Kanunu'nun Kabulü (21 Haziran 1934)
Günlük hayatta isim benzerliğinden kaynaklanan karışıklıkları ortadan kaldırmak amacıyla, TBMM 21 Haziran 1934'de "Soyadı Kanunu" nu kabul etti.
Bu kanunla herkese Türkçe bir soyadı alma zorunluluğu getirildi.
Aynı yıl kabul edilen bir başka kanunla, Şeyh, ağa gibi ayrıcalık ifade eden eski ünvanların kullanılması yasaklandı.
Bu kanunla eşitlik ilkesi; yani halkçılık ilkesi yolunda bir adım daha atılmış oldu.
Kadınlara Siyasi Hakların Tanınması
Medeni Kanun ile kadın-erkek eşitliği getirilmeye çalışılmıştı.
1930'lu yıllarda siyasal alanda kadın ile erkek arasında büyük bir eşitsizlik vardı.
Erkekler oy kullanabilmelerine ağmen, kadınlar bu haktan yoksundu. Kadınlar aynı zamanda milletvekilliği seçimlerine ne seçmen ne de aday olarak katılabiliyordu.
TBMM tarafından kabul edilen yasalarla :
- 3 Nisan 1930'da, kadınlara belediyelerde seçme ve seçilme hakkı,
- 26 ekim 1933'te, kadınlara muhtar ve ihtiyar heyetlerine seçilebilme hakkı,
- 5 Aralık 1934'te, kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Türk kadını, o yıllarda bazı ileri Avrupa ülkelerinde bile olmayan bir takım haklara sahip oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder